MODERNLEŞME, BASIN VE İKTİDAR
Matbuat, Modernleşme ve Türkiye’de Basın-İktidar İlişkisine Dair
Osmanlıdan günümüz Cumhuriyet Türkiyesine dek basın özgürlüğü her zaman sıkıntılı bir kavram olagelmiştir.
--
Osmanlı’dan günümüz Türkiye’sine Türk matbuat tarihine bir göz atıldığında basın-iktidar ilişkilerinin problemli olduğu görülecektir. Modernitenin tanımlayıcı niteliklerinden biri olan, toplumsal ve siyasal söylemin üretildiği bir platform olan basını anlamak, Türk modernleşmesinin çarpık doğasını anlamlandırma adına iyi bir başlangıç noktası sunabilir.
‘Kamusal alan’ olgusunu ilk kavramsallaştıran isim olan Alman filozof Jurgen Habermas, basını, kitlenin siyasal uzama dahil olmasına tekabül eden ‘kamusal alan’ın genişlemesinde başat motiflerden biri olarak lanse eder.
Hegel’in, modern insanın günlük ibadeti olarak tanımladığı ‘gazete okuma’ edimi, Batı modernleşmesinde aydınlanma ile birlikte bireyin siyasal anlamda bilinçli bir aktör olarak, pasif bir tebaadan-tabiden aktif bir ‘vatandaş’a dönüşme sürecini anlatır. Gazeteler ve matbuat, siyasal söylemin ve tartışmanın ulusal ölçekte üretildiği kamusal mecra ve platformlar haline gelir, modern ulus devletin tarih sahnesine çıkışını hızlandırır. Benedict Anderson’un deyimi ile ‘hayali cemaatler’, yani modern uluslar, matbuatın kurguladığı ve ördüğü toplumsal muhayyilenin birer ürünüdürler aslında. Tekno-determinist okumaların indirgemeci tuzaklarına düşmeden, matbuatı, ekonomik ve sosyolojik analizlerin ana odağı olan sosyal ve politik dönüşümün taşıyıcı bir ‘agent’ı, aktörü olarak görebiliriz.
Karl Deutsch, Harold Innis ve Marshall McLuhan gibi 20. yüzyıl ilk yarısının iletişim sosyolojisi ve felsefesi ile ilgilenen düşünürlerin de ortaya koyduğu üzere ‘matbuat,’ toplumsal ve siyasal değişimi-dönüşümü tefsir etmede temel bir bileşen ve değişken olarak belirir. McLuhan, Gutenberg Galaksisinde Batı düşüncesinin, sanatının, mimarisinin ve yazının basılı alfabe sonrasında nasıl bir transformasyona uğradığını felsefi düzeyde arkeolojik bir kazı ile çarpıcı bir şekilde serimlemektedir. Max Weber ve Habermas düşünce sisteminde merkezi bir yere sahip olan ‘rasyonalite’, aydınlanma ile birlikte ‘matbuat’ ve daha özelde basın, gazeteler sayesinde…